Anne Yadigarı Elmaslar, Zamansız Stiller

Anne mücevheri denince akla ilk önce elmasın gelmesi, bir tesadüf değil. Siyah beyaz fotoğraflarda ışıltısını kaybetmeyen, nesilden nesile; düğünlere, doğumlara, mezuniyetlere, bir ailenin acı tatlı tüm hatıralarına ve aile olmanızı sağlayan o minik, anlatılmaz anlara şahitlik eden, eşsiz bir mücevher elmas…
Tıpkı annelerimiz gibi dayanıklı, güzel ve pırıltı elmaslar, 4000 yıl öncesinden bugüne zenginliğin ve mutluluğun simgesi olmuş, vazgeçilmez mücevherler olarak hayatımızın bir parçası olmaktan vazgeçmiyor. Moda akımları ibreyi nereye çevirirse çevirsin elmas kolyelerin, elmas küpelerin, elmas yüzüklerin, elmas bilekliklerin modası asla geçmiyor. Onlar kadınların her yaşta en çok tercih ettiği, en seçkin mücevherlerden biri olma özelliğini kaybetmiyor.
Nesilden Nesile Elmas
Büyükannenizin parmağına takıldığı gün kadar parıltılı, annenize hediye edildiğindeki gibi cezbedici haliyle, onlardan size, sizden sonra kim bilir kaç nesle yadigar olacak elmas mücevherlerin böylesine vazgeçilmez olması aslında doğasında saklı. Doğada bulunan elmasların birçoğunun varoluşu bundan bir ila üç milyon yıl öncesine dayanıyor. Bir elmas içinde milyonlarca yılın bilgeliğini ve güzelliğini saklıyor.
Elmas aynı zamanda dünyanın en sert ve en dayanaklı minerali olarak biliniyor. Yani evler kuruluyor, eşyalar alınıyor, günü geldiğinde bu eşyalardan geriye hiçbir şey kalmasa da elmasların dünyamızdaki ve zamandaki yolculuğu hiç bitmiyor.
Bu özellikleri ve görenlerde yarattığı o muhteşem etki ile elmas, sadece nesillerden nesillere değil, kültürlerden kültürlere de aktarılmış bir değer özelliği kazanıyor. Yunanca, ‘‘yok edilmesi ve yenilmesi imkansız’’ anlamına gelen ‘adamas’ sözcüğünden türeyerek bugünkü ismini kazanan elmas, antik dönemin birçok efsanesinde de kendine yer buluyor. Yunan ve Roma mitolojisinde Tanrı’nın gözyaşlarını temsil ettiğine, Eros’un okunun ucunda yer aldığına ve hatta gökten düşen yıldızların parçası olduğuna inanılan elmasın, savaşçıların zırhlarını süsleyerek onları koruduğu ve hatta hastalıkları iyileştiren ‘sihirli bir taş’ olduğu düşünülüyordu.
Kadınların En İyi Arkadaşı
Bugün ise elmas tüm bu inanışların ötesinde, kadınların vazgeçilmezi bir mücevher olarak karşımıza çıkıyor. Popüler dünyanın en feminen ikonlarından Elizabeth Taylor onun ‘her erkekten sadık’, Marliyn Monroe ise ‘kızların en iyi arkadaşı’ olduğunu düşünüyor. Saf ve sonsuz aşkını ispat etmek isteyenler, elmasın pırıltısına sığınıyor. Bir kızın en yakın arkadaşı ve ömrü boyunca sadık dostu olan anneler ise kızlarına olan sonsuz sevgilerini, en değerlileri olan elmas mücevherlerini hediye ederek gösteriyor.
Ne dersiniz? Sizce de elmas, dayanıklılığı, ışıltısı ve temsil ettiği sonsuz sevgi ile annelere en çok yakışan mücevher olmayı ve anne mücevheri elmas olarak anılmayı sonuna dek hak etmiyor mu?