Atatürk’ün Yemek Kültürü ve Alışkanlıkları
Atatürk’ün yemek alışkanlıkları üzerine yazılmış ne yazık ki çok fazla kaynak bulunmuyor. Ancak Prof. Dr. Mahmut Tezcan’ın 2000 yılında düzenlenen I. Uluslararası Atatürk ve Türk Halk Kültürü Sempozyumu’nda sunulan “Atatürk’ün Beslenme Alışkanlığı, Yediği ve Sevdiği Yemekler” başlıklı bildirisi bu konuda bazı önemli detaylar veriyor. Cumhuriyetimizin 100. yılında, Atamızın az bilinen yemek kültürünü, tarihi kaynaklardan sizin için derledik.
Prof. Dr. Tezcan’ın aktardığına göre, Atatürk yemek düşkünü bir insan değildi. Çok yemek yemeye hem israf hem de sağlığa zararlı bir alışkanlık gözüyle baktığını konuşmalarında ifade ederdi. Hatta sofradan genellikle tam doymadan kalktığı bilinirdi.
1931-1935 yılları arasında Çankaya Köşkü’nün aşçısı olarak görev yapan Halit Atay’ın ifadelerine göre, Atatürk güne çok sade bir kahvaltıyla başlardı. 1 bardak soğuk ayran ya da 1 kase yoğurt ve 1 dilim ekmekten ibaret bu kahvaltının ardından gazetelerini okurken sütlü kahvesini içerdi.
Çok sıkı bir kahve tiryakisi olan Atatürk’ün içtiği kahve miktarının günde 15 fincana kadar çıktığı söyleniyor. O günlerde çekilen pek çok fotoğrafında da Atatürk’ün Türk kahvesi içtiği sıklıkla görülüyordu.
Zübeyde Hanım’ın elinden Ispanaklı Börek
Atatürk’ün çocukluğundan kalma en sevdiği lezzet, annesi Zübeyde Hanım’ın elinden çıkmış olan Selanik usulü ıspanaklı börekti. Atatürk, ara ara mutfaktan bu böreğin yapılmasını ister, böreğini mutlaka ayran eşliğinde tüketirdi. Bu börek için ıspanaklar kuru soğan ve baharatla kavruluyor, sonra da bolca beyaz peynirle karıştırılıyor. Tepsiye serilen kat kat yufkaların arası bu malzemeyle dolduruluyor ve üzerine yine kat kat yufka seriliyor.
Atamız’ın en sevdiği yemek ise askeri okullardaki öğrencilik hayatından kalma bir alışkanlıkla etsiz kuru fasulye ya da kendisinin tabiriyle “yağlı fasulye” idi. Her öğün yese kuru fasulyeden bıkmayacağını söylerdi, bu nedenle köşkün mutfağında her saat hazır bir tencere kuru fasulye bulunurdu. Atatürk kuru fasulyeyi genellikle iki dilim ekmek eşliğinde tüketirdi. Bu ekmekleri de muhakkak ayrana batırarak yerdi. Kuru fasulyenin yanında pilav da yemeyi seven Atatürk’ün sevdiği diğer yemekler de karnıyarık ve bamyaydı. Özellikle karnıyarığı da pilavla karıştırıp yemeyi severdi.
Sarı Leblebi tutkusu!
Atatürk’ün olmazsa olmazlarından biri de sarı leblebiydi. Atatürk leblebisinin iyice fırınlanmış olmasını isterdi. Atatürk’ün leblebileri mutfaktaki tavalarda ısıtılarak servis edilirdi.
Gece geç saatlere kadar çalışan Atatürk’ün bu sırada karnı acıkırsa tercihi yumurtadan yana olurdu. Aşçılarına peynirli omlet ya da sahanda yumurta yaptırırdı. İki yumurta ve beyaz peynirle yapılan bu omlet, Atatürk’ün kahvaltılarında da sık sık yer alan bir yemekti. Tatlıyla pek arası olmadığı bilinen Atatürk’ün arada sırada irmik helvası ve gül reçeli yediği ifade ediliyor.
Son isteği Enginar…
Ulu Önder’in son isteği de karaciğere iyi geldiğini öğrendiği enginar yemekti. Ancak kasım ayı olduğundan İstanbul’da bulunamayan enginarın Hatay’dan getirilmesi uzun sürdü ve enginar İstanbul’a ancak Atatürk’ün ölümünden sonra ulaşabildi.
Hulusi Turgu, “Atatürk’ün Sırdaşı” isimli kitabında Kılıç Ali’den alıntıladığına göre, “Bu enginar yemeği Atatürk’ün yanında bulunduğum uzun yıllar içinde içten arzu ederek sipariş ettiği ilk ve son yemekti. Maalesef bunu yemek kendisine nasip olmadı” der.